21 Aralık 2011 Çarşamba

Aşure

Hani küçükken annelerimiz uyarırdı bizi olmadık şeylere heveslendiğimizde, boyumuzdan büyük işlere kalkıştığımızda, "bu ayakkabıları anneler giyer, bu giysi annelere göredir, arabada ön koltukta anneler oturur, bu çanta ağır anne taşır, kahveyi büyükler içer..." gibi. Ben de boyumdan büyük sandığım bir işe kalkıştım, üstelik annem bu kez telefonla yardım etti.

Geçenlerde bir arkadaşımla sohbet ederken annelerimizin, büyüklerimizin yaptığı ama onlar da bizi bırakıp gidince hem onlardan öğrenemediğimizden hem de günün getirdiği telaştan yapamayacağımız şeylerden konuşurken aklıma geldi aşure. Kaçımızın annesi salça, tarhana, erişte gibi köye özgü yiyecekleri yapıp kış hazırlığı yapıyor? Köyde yaşayan birkaç akrabamız yaptıklarından yolluyor bize böylece hala o doğal ve geleneksel tatları alabiliyoruz. Zaman içinde bu besinler "ev yapımı" ya da "organik" etiketi altında küçücük keselere konup marketlerin en pahalı raflarında yerini alacak, belki biz çocuklarımıza onlardan alıp yedireceğiz.

Bu sohbet sırasında aşure ayı olduğundan ama kimsenin eskisi gibi kapımızı çalıp yaptığı aşureden getirmediğinden bahsettik. Ben aşurenin zor yapılan ve annelerin tecrübeyle tutturabildiği bir tatlı olduğunu düşünüyordum o nedenle hiç yapmaya kalkışmamıştım. Düşündüm, her şeyin-kolay hazırlanan hazır aşure hatta sadece sıcak su eklenerek yapılan türk kahvesi gibi- yavaş yavaş hazırının çıkmaya başladığı şu günlerde bunu öğrenmeliyim dedim ve başladım yapmaya. Miktarları yine başucu blogum mutfaksırlarından danıştım.




Başında beklerken tatile gittiğimizde -o zaman yaz ayına geliyordu aşure ayı- babaannem ve dgudumla bir kova dolusu aşureyi babannemin komşularına dağıttığımız gün geldi gözümün önüne. Babam o halimizi fotoğraflamıştı, ortada babannem iki yanında ben ve dguducum, üzerimizde günün modası hugo baskılı yeşil kolsuz tshirtlerimiz,  mutlu mesut eve dönüyoruz sokak başından...

Hatta aşureyi -ne cesaretse- bu ayki gün toplantımıza götürmek niyetiyle yaptım. Telefondan anne desteği ile yürüttüğüm çalışma çevremdeki en acımasız eleştirmenler tarafından da iyi not alınca nasıl sevindim anlatamam. Tek falsosu erken attığım tarçını hemen çıkarmama rağmen bıraktığı yoğun tat oldu. 52 dairelik apartmanda görüştüğüm tek komşuma da "ben yaptım" diyerek vermek ayrı bir heyecandı:) 6litrelik tencere ağzına kadar doluydu,  miktarı abarttım diye düşünürken 2 porisyoncuk yiyebildim. Çok seviyorum ben aşureyi, yine yaparım:)

Sonuç olarak büyüdüm ben galiba, aşure bile yaptım.
Sırada turşu kurmak ve reçel yapmak var.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder