13 Şubat 2012 Pazartesi

Hindiba Şerbeti Buyrun!

Nereden mi çıktı kış vakti  bu şerbet?
Ebygale me selam olsun.
İlk mimi almanın görev bilinci ile haremime bakmaya gelenlere ikram ediyorum.
Evet ben de blogumda harem kurdum.
Bir harem kuruyorsam, bekarmışım gibi hayal ediyorum.
Ayrıca benim haremim özünü korumuş, her yıl eğitim-öğretim müfredatını takip eden bir yer, gayet bildiğin ilim irfan yuvası, kimsede allı pullu elbiseler de yok, her biriciği yetenek kumkuması insancıklarla dolu.
Önce bir haremağası var, şu bugün ne giysemdeki Hakan Akkaya sonra bir aşçıbaşı Vedat Milor. Hakan Akkaya ellerini bitiştirip çişi varmış gibi bacaklarını X yaparak konuşuyor, muhafızları çağırıp bunu boynu vurula diyorum, sırf gıcıklığımdan.
Asıl esasoğlanlara gelirsek, Josep Guardiola var, ilerde futbolla yatıp kalkacağımı sezmişim gibi onu haremime almışım, "anlat bana şu futbolun matematiğini nolur" diyorum, anlatıyor da anlatıyor..
Roger Federer'den de meditasyon teknikleri falan öğreniyorum herhalde, nasıl konsantre olunur, hırs, entrika dolu haremde içsel yolculuk da lazım.
Mehmet Gürs'ten bir dolu şey kapıyorum, püf noktaları, ince detaylar, havalı şefler halt yesin yanımda, hele o Masterchef teki Batuhan yok mu, ona da sıra gelecek! Haremin aşçısı Vedat Milor her gün 15 çeşit yemek yapıyor, üstat Mehmet Gürs'ün her eleştirisi için muhafızları çağırıp falakaya yatırıyorum. Nooldu Vedatcık, nasılmış eleştirmek? Nihahahaa diye gülüyorum, içimdeki cani hortlamış kendimden geçmişim... 
Ozan Güven ve Selçuk Yöntem'le tiyatro, oyunculuk üzerine sohbetler ediyoruz, onlar da hep "sen oyuncu ol" diyenlerle hemfikir, bendeki cevheri tespitleri uzun sürmüyor :p Hep o diksiyon hocam yüzünden soğudum ben bu işlerden, özgüvenim yerle bir diyorum... Bazen susturuyorum tüm sarayı, konuş Selçukçum diyorum, o ne karizmatik ses yahu:))
Joaquin Phoenix'e ilk yaptırımım ismini değiştirtmek oluyor, zira doğru yazana kadar göbeğim çatladı.Galdiatör'deki halinle kalacaksın, değişmek yok, gel  sen de Hollywood'dan bahset, orada işler kesat diyorlar ne iş diye soruyorum.
Sonra bir bakıyorum, benim haremde herkes yaşlı yahu!
Murat Boz'u da bulduruyorum hemen, yaş ortalaması pek değişmez ama olsun, biraz daha dinamizm katar, -şebek seni-arada musiki de lazım.Ona da ilk şartım keman çalmayı öğrenmek oluyor. Çünkü keman sesi duymadan yaşayamıyorum, 4 pozisyonu 1 ayda bitiren Murat, dehasını konuşturuyor, harem gecelerini şenlendiriyor...

İşte budur benim haremim. Hadi ben de Ekimoza, Mono, Kırmızı Evin Cadısı ve Özge Bayrak'ı mimleyeyim. Sıkıldınızsa kurmayın, ona da varım.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder