23 Mart 2015 Pazartesi

15 Eylül Kıraathanesi Bursa - Bi' Kuple Alaçatı Bi' Kuple Jazz


Bu öğlen güzel bir davet sayesinde bir koşu Alaçatı yapıp geldik. Bursalı bloggerlar olarak güzel bir mekan keşfindeydik, 15 Eylül Kıraathanesi.








İlk şubesi Alaçatı'da 2.si Çeşme Marina'da bulunan 15 Eylül Kıraathanesi, Bursa'da jazz denildiğinde akla ilk gelen mekan olmaya hazırlanıyor.



 (girit usulü cacık, tekmil fava, pazı-ıspanak kavurma-kuru domates)



(ahtapot bacağı)


Mekan Egeli anneannelerin ve Girit mutfağı tariflerinden esintiler barındırıyor, mezeleri nefis, deniz ürünleri bol, bu atmosfer içinde Alaçatı'daymış hissi yaşıyorsunuz. Açılan her servis nostaljik tabaklarla, sunumları zeytin ağaçlarından servis tahtaları ve 150 yıllık hamur mayalama tekneleri ile yapılıyor, neredeyse hepsinin ayrı hikayesi var. Leziz yemeklerin bir diğer tamamlayıcısı ise jazz müzik.

Mekan sahibi Buğra Özçetin çocukluğunda kahvaltılarına eşlik eden melodileri özleyince, pazar kahvaltılarını da jazzla birleştirmiş ve her hafta bu ikili ile hafiflemek isteyen çoluklu-çocuklu-bebekli misafirlerini büyük bir keyifle ağırlıyor.



(şevketi bostan yatağında limonlu levrek)


(damlasakızlı muhallebili kadayıf)


Denizden babası çıksa yiyebilecekler ve jazz müzik tutkunları için kibar personeli ile tercih edilebilecek hoş bir mekan. Deniz ürünleri ile aranız yoksa farklı seçimler yapabilirsiniz ama peşinhükümlü olmayın, direnmeyin, tereyağ soslu ahtapot bacağının tadına bakın:) Hafta sonu pazar kahvaltısı için de tercih edilebilir. Bursa'nın böyle güzel mekanlara ihtiyacı var.

 Buğra Özçetin'e, Ece Arar'a ve tüm ekibe davetleri ve şahane ev sahiplikleri için teşekkürler.


Adres: Podyumpark Ataevler Nilüfer/Bursa

20 Mart 2015 Cuma

Bursa Kitap Fuarı ve Dünyalı Dergi

Geçtiğimiz hafta sonu soğuk ve yağmurlu cumartesi gününün bir bölümünü evdeki işleri halletme, bir kısmını kitap fuarına ulaşma ve kan ter içinde standdan standa koşma, son bölümünü de yorgunluktan bayılma şeklinde geçirdikten neredeyse 1 hafta sonra yeni yeni kendime geliyorum, 2 gün göz kapaklarıma kadar ağrı çektim neredeyse. O gün halletiğim onca iş içinde Çağan için Yıldıray'a kitap imzalatmayı akıl edememiş olmam yüzünden kendimi takdir ediyorum!



Fuar bu yıl beklediğim gibi değildi, sanki standlar özensizdi ya da ilk günün etkisi ile katılımcılar henüz ısınamamıştı, bilmiyorum. Tabi bu orada güzel şeyler olmadığı anlamına gelmiyor, bir kere onu mu alsam, şundan mı vazgeçsem, ay hepsini nasıl taşırım gibi bir çok soru oluyor kafamda ve ben bu çoklemi çok seviyorum:) Bu yıl Çağan'ın kitaplığı için çalıştım. Bir diğer güzel şey ise Dünyalı Dergi ile yakından tanışmış olmak. 



Yıldıray ve Banu'yu zaten Bir Dolap Kitap'tan tanıyordum, -hala varsa- tanımayanlar için bu ikili -dolap kapakları- çocuk kitapları üzerine bir blog yazıyorlar, göz atmanızı şiddetle tavsiye ederim. Ben Çağan doğduktan sonra  onların bu alandaki deneyimlerine güvendiğimden BDK'ya bakmadan kitap almıyorum. Bir de çocuk kitaplarıyla ilişkime yeni bir boyut kazandıran  2Balık  Esra var, onun da görüşleri çok kıymetli. 




Yıldıray ve Banu yaptıkları onca güzel işin (radyo yayını, Şuşu ve Üçtekeri, Şuşu Can ve Dörtteker, cincücebobinhizmetleri)yanında pek kıymetli ve aşırı güzel bir çalışmaya daha imza atıyorlar, Tudem Yayınları çatısı altında Dünyalı Dergi'yi hazırlıyorlar. 




Dünyalı bir çocuk dergisi gibi görünse de aslında her yaşa hitap ediyor, Yıldıray'ın deyimi ile dergi ebeveynler ve çocukların birlikte kaliteli zaman geçirebilmeleri için bir araç aynı zamanda. Okuyucuyu pasif olmaktan kurtarıp etkinlikleri ile içine alan, keşfetmeye, denemeye, dönüştürmeye, üretmeye, tartışmaya teşvik eden bu derginin içindeki beyin salatası bölümü çaktırmadan sizi ALES'e bile hazırlıyor :)






Derginin en güzel yönlerinden biri de sıkıcı ve klişe olmayan  pasajlarla doğayı anlatması ve doğaya saygının önemini neredeyse her sayfasında vurgulaması. 



Dergimiz sevgili Proje Çantası/Kavunyiyenkedi'nin çizimleri ile yemek tarifi vermeyi de ihmal etmiyor.


Bence bir çocuğu sevindirmek istiyorsanız onu Dünyalı Dergi ile tanıştırabilirsiniz. Hatta bugün bir iyilik yapın, bu buluşmayı sağlayın:) 



11 Mart 2015 Çarşamba

Evet Diyorsanız Tacize Girer

Birkaç yıl önce katıldığımız Çocuk İhmal ve İstismarını Önleme Kongresinde o güne kadar üzerinde düşünmediğimizi fark ettiğimiz bir aydınlanma yaşamıştık.

Sunum yapan kisi bize sunu sormuştu: 

Bir bebek/ çocuk gördüğünüzde hemen dokunarak(yanaklarını sıkmak,başını okşamak vb.)  seviyorsunuz değil mi? 
Herkesten gelen cevap : Evet !

Birinin bebek/çocuk olduğu için tercihini size söyleyemiyor olması size ona dokunabilme hakkını vermez!

Hemen empati yaptık, evet biz de istemezdik her önümüze gelenin yanağımızı sıkıp "ay ne tatlısın" demesini.

Son günlerde yaşadığımız acı kayıplar yine/yeniden herkesi çok üzdü, Özgecan ile tüm kadınların bu konudaki hassasiyeti bir kez daha ve ilk kez bu denli yüksek tını ile vurgulandı...Hatta onun için "Kadınların Gezisi" dendi, doğruydu. 

Sosyal medyada anneler çocuklarına şöyle yapsın böyle yapsınları okuduk, uzmanlar görüş bildirdi sosyolojik baktık, fizyolojik baktık, kriminolojik baktık, psikolojik baktık ve şiddet olgusunu kendi çapımızda değerlendirdik.
Bir adli sistem çalışanı olarak bu tür olayların çok azının medyaya yansıdığına ve aslında çok daha insanlık dışı olayların/tacizlerin/saldırıların yaşandığına maalesef yakından tanığım, hep başkasının başına geleceği düşünülen olaylar aslında çok yakınımızda oluyor. 


Geçtiğimiz haftalarda okuduğum bir yazıyı** burada paylaşmak istedim, Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı tacize sandığımızdan ne kadar fazla maruz kaldığımızı vurgulamış, peki siz ne kadar taciz mağdurusunuz ve  taciz uygulayıp uygulamadığınızın farkında mısınız?

"Evet Diyorsanız Tacize Girer
Şiddet gören kadınlara yönelik çalışmalarıyla tanınan Mor Çatı Vakfı'nın katkısı ile hazırladığımız testteki bu maddeler, karşı taraf hoşnutsuzluk hissettiği anda "cinsel taciz" olarak değerlendiriliyor. Gündelik hayatta bu sorulara "Evet" yanıtını veriyorsanız hareketlerinize dikkat edin. Zira yaptığınız "taciz"e giriyor.


  • Cinsellik çağrıştıran öyküler anlatıyor musunuz?
  • Kaba, cinsel yorumlar yapıyor musunuz?
  • Cinsellik içeren yorumlar yapıyor musunuz?
  • Zorlama olduğu belli, açık şekilde cinsellik içeren sorular soruyor musunuz?
  • Bir kişi reddetse bile sıklıkla, buluşma teklifinde bulunuyor musunuz? ya da cinsel birliktelik teklifi yapıyor musunuz?
  • Bir kişinin karşısında, dokunma, okşama, sıvazlama ve benzeri hareketleri yapıyor musunuz?
  • Karşı taraftan teklif gelmeden boyun, omuz masajı yapıyor musunuz?
  • Bir kadının göğsüne ya da bir erkeğin kalçasına uzun uzun bakıyor musunuz?
  • Bir kişinin cinsel yaşamıyla ilgili söylenti yayıyor, dedikodu yapıyor musunuz?
  • Or....u, f....şe gibi lakaplar takıyor musunuz?
  • Seks ya da kadın/erkek ile ilgili sıkça şaka yapıyor musunuz?
  • Herkesçe görülebilecek şekilde, cinsellik içeren resim, takvim, karikatür gibi görsel objeler sergiliyor musunuz?
  • Birini takip ediyor musunuz?
  • İş arkadaşlarınızla pornografik, uygunsuz video-resim ya da notlar paylaşıyor musunuz?
  • Birisine bakarken ya da o kişi geçerken ona yönelik ıslık çalıyor musunuz?
  • Birisine yönelimi ve cinsel geçmişiyle ilgili sorular soruyor musunuz?


Partnerinize yapsanız bir taciz olan hareketler:

  • Partnerinin cinselliğini aşağılamak, bedeniyle, görünüşüyle dalga geçmek, kontrol edici davranışlar sergilemek
  • "İstemiyorum" dediği halde cinsel temasa devam etmek
  • "Sen benim kız arkadaşım/karımsın, cinsel yönden beni tatmin etmezsen ben de başka kadınlarla birlikte olmak zorunda kalırım" gibi tehditlerde bulunmak
  • Gün içinde sürekli mesajla ya da telefonla nerede ve kimlerle olduğunu sormak
  • Facebook arkadaş listesini kontrol etmek, bazı kişileri arkadaşlıktan çıkarmasını istemek
  • Çıplak fotoğraflarını çekmek veya çekmekle tehdit etmek, gizli kamera ile kayıt almak, bu kayıtları internet üzerinden yaymak
  • Sosyal medya, telefon, mail şifrelerini istemek
  • Sürekli daha akıllı olduğunu söylemek
  • Neyin doğru neyin yanlış olduğunu söylemek
  • Başka kadınların ondan daha akıllı, güzel, becerikli vs. olduğunu söylemek"

Maddeleri gözden geçirdiğimde -henüz yetişkinliğe gelmeden- özellikle bazılarına ergenlik döneminde ne kadar sık rastlandığını fark ettim. Bu dönemde nedensellik, ilişki kurma, bellek, planlama, duygusal düzenleme ve dürtü kontrolü gibi yürütücü işlevler henüz olgunlaşmaz ve ergen bir eyleme sonunu düşünmeden kalkışabilir. Ergenlerin flört arayışı ve romantik ilişki kurma eğilimi ile birlikte olmak istediği kişiyi "elde etme" ve "elinde tutma" amacı ile yaptıklarının aslında birer taciz eylemi olduğunu görebiliyor musunuz?
Yine maalesef tanığım ki, ergenler de birbirlerine karşı çok acımasızlar...

Başa dönersem, insanın insana saygı duymasını öğretmek sadece kadınlara/annelere verilen bir görev değildir. Aile ve sosyal çevre o bebeğe/çocuğa izin verdiği ölçüde dokunarak saygı gösterip kişiye/bedene saygı duymanın öneminin temellerini atabilir. Mesela özellikle toplu taşımalarda gel otur kucağıma amcaları/teyzeleri bu ısrardan vazgeçebilir. Mikro düzeyde yaptığınız bir müdahale yıllar içinde makro düzeye ulaşacaktır.


** 22/02/2015 tarihli Hürriyet gazetesi Pazar eki







5 Mart 2015 Perşembe

Çağan 2 Yaşında





























Göbeği düşsün, 40'ı çıksın, gaz ağlamaları geçsin, ek besine başlasın, sünnet yaptıralım,dişi çıktı, yürüyecek-yürüdü-koştu-düştü-konuştu derken hoop 2 yaşında oldu minik balık. 
Geçen yıl bu zamanların kucaktan kucağa top gibi atılan yumuşak, kaymaklı, yumuk elli ve gıdıklı paytak miniği şimdinin asi, çevik, yamuk kaküllü flörtöz balığı..
İki heceli sözcükleri gevelediği günlerden garsona kendi siparişini verdiği günlere hangi ara geldik?Kaç kez "göz açıp kapadık?"
O 1 yaş daha aldı, biz ebeveynlikte 1 level atladık(mı?). 

Bu yıl her şeyin daha da farkında olan Çağan kendi kutlamasının tadını çıkarttı.Pastasını üflemeyi başardı, tebrik edilince utandı. Geçen yıl kaşla göz arasında ikramlara ayağını sokmuştu bu yıl masadan kurabiye aşırdı( o bir kurabiye canavarıydı n'aapsındı:)

Pasta, anne pastası olsun istedim, üstü hazır olmasın anne kreması ile kaplansın, çocuklar rahat rahat yesin. 5 kişinin ortak çalışması ile oldukça eğlenerek yaptık pastayı, Mutfak Sırları'nda gördüğüm şekilde meyveli müsli ile süsledik, fena da olmadı:) 

Biz bize güzel bir kutlama yaptık,  gelenlere hatıra olsun diye minik papyon, toka, taç ve broş hazırladık.
Yanımızda olan, tebrik eden, arayan soran herkese teşekkür ederiz.





2 Mart 2015 Pazartesi

Sağlık


Bugün aylardır lösemi tedavisi gören arkadaşımdan güzel bir haber aldım, sesi öyle güzel geliyordu ki, yorulacağını bilmesem telefonu kapatmadan konuşurdum uzun uzun. Doktorlar kaybedeceğimizi düşünürken onu, tutundu yaşama...
Hastalıkla baş etme becerilerim onun kadar iyi mi diye sordum kendime, ben nasıl olurdum bu durumda? 
Ya siz?

Herkese sağlık dolu bir hafta, sağlık dolu bir ay diliyorum...