28 Eylül 2014 Pazar

Gecikmiş Bir Yaz Yazısı ile Back to Blog

Yapılmayı bekleyen bir takım işleri ertelemeyi bırakıp kollarımı sıvadığım bir hafta sonu geçirdim. Şimdi ise belki de listenin en popüler maddesi üzerinde çalışarak huzura ereceğim. Uzun zamandır ihmal ettiğim bloguma artık daha düzenli olarak yazmak istiyorum. Reader rahmetli olduktan sonra bir türlü toparlayamadığım listemi nihayet bloglovin üzerinden toparladım, bazı bloglarım eksik hala, onları da tamamlayıp yeni keşiflerimle eski düzenime geri dönmeyi umut ediyorum. Bakıyorum da zaten çoğu blogger -keza ben de öyle- instagram rüzgarına kapılmış, buralar boşalmış. 

Bu yaz nasıl geçtiğini anlamadığım bir hızla geçti. Geçen yıl Çağan küçüktü, onun besle-uyut-altını al-oyna rutininden anlamamıştım, bu yıl da neredeyse temmuz ayına kadar yağan yağmur, ev taşıma-yerleşme, taşınma yüzünden aksayan deniz tatilinden 2 gün denize girerek yetinmek,  kız kardeşin düğünü derken yine yağmurlar başladı, ve yaz bitti... Bu kareler bu yılın köy ziyaretinden. 





Çağan için yeni keşiflerle dolu bir ziyaretti, buğdayların içinde oynadı, gılik ekmekle, koyun-kuzu-inek  ile tanıştı, onlarla konuştu:)



Genelde her zaman iştahım açıktır, konu Sivas yöresi yemekleri olunca daha da açılıyor. Haşıl aslında Karapapaklar'a ait bir yemek, haşlanan yarma içine biraz un atılır ve karıştırılır, üzerine sarımsaklı yoğurt ve erimiş tereyağ dökülür. Son derece basit bu yemeğe bayılıyorum.


Her yıl Sivas'a gitmeden önce bir çok kişiden içli köfte siparişi alıyorum. Şimdiye kadar hazır malzemelerle köfteleri yapabiliyordum, bu gidişimde ölçüleri ve püf noktaları not ettim, uygun bir zamanda kendim tüm malzemeyi hazırlayıp yapmayı deneyeceğim ve siparişleri tarihe gömeceğim.


5 yıllık Sivas geliniyim, hala her gidişimde kayınvalidem yemediğim bir şey yapıyor. Kaymak kömbesi de onlardan biri. Sütün kaymağını yayık makinesinde ayırdı, un ve su ile yoğurdu, hafif cıvık bir hamur elde etti. Tepsinin altına biraz kaymak sürüp üzerine hamuru pizza hamuru gibi parmakları ile yaydı ve kabarmaması için parmak uçları ile delikler yaptı. Tekrar kaymak ve yumurta sarısı sürüp pişirdi. Bu gevrek güzelliği kahvaltıda yedik, çay saatlerinde peynir ve zeytin ile şahane bir üçlü olur.



Oğlak tandır, tanıştığım yeni bir lezzet.



Eşim annesinin pişisini özlemişti, çiğ böreğin içi peynirli ve patatesli versiyonu. Havadan mı sudan mı bilinmez, her şey başka bir lezzetli geliyor orada.




Sivas'ta Tokat kebabı yiyengiller:) Ben Ege insanı olarak bu yemekler karşısında tüm sebzeye düşkünlüğümü bir kenara bırakıyorum ve iştahıma, performansıma hayret ediyorum, hatta  ediyoruz.





Danacık henüz bir kaç günlüktü..



İlk gördüğümde garipsediğim koyunlar. Yağları kuyruklarında toplandığı için kuyruklu koyun  adını alıyorlar ve etlerinin lezzeti bu nedenle daha güzel.






Üzerinden belki 2 ay geçti ama bu fotoğraflara baktıkça Çağan ne küçükmüş diyorum:)
Bir çocuğun doğal ortamda vakit geçirmesi, temiz hava soluması, toprağa, başaklara dokunabilmesi, hayvanları resimli kitaplardan değil dokunarak, gözlemleyerek tanıması, tandırda kokusunu duyduğu ekmeği tatması en huzurlu ve mutlu olduğu anları ona armağan ediyor kanımca. 

Herkese iyi haftalar...