31 Ocak 2014 Cuma

5/52


"A portrait of my son, once a week, every week in 2014."
"Oğlumun bir portresi, 2014 boyunca, her hafta."

Eskisi gibi süper, über, hiper tarafından bir sosyal hayatımız olmadığı aşikar. Akşam, uyku saatinde evde olmak diye bir kural var:). Lakin hiçbir seyahat, sinema filmi, hiçbir konser, hiçbir buluşma, hiçbir plan vazgeçilmez değilmiş. Evdeki minik zaten hep başroldeymiş.

Ve aslında Cats bizzat bizim sahnedeymiş:)...

22 Ocak 2014 Çarşamba

4/52


"A portrait of my son, once a week, every week in 2014."
"Oğlumun bir portresi, 2014 boyunca, her hafta."

Ocak ayı bitmek üzere ama havalar bundan bi'haber. Sıcaklık, bir yandan bize gündüz yürüyüşü için fırsat sunarken diğer yandan yaz aylarında başımıza iyi şeylerin gelmeyeceğinin habercisi.
En iyisi en iyi ışığı yakalayıp bu anları sonsuzluğa hapsetmek.
Keep smiling:)


3/52


"A portrait of my son, once a week, every week in 2014."
"Oğlumun bir portresi, 2014 boyunca, her hafta."

 "Aman"la başlayan bir dizi emir kipi cümlesi kümesi.
"Aman kucağa alıştırma."
"Aman sallamaya alıştırma."
"Aman çok steril alıştırma."....
Bunlar bence de öyle olsundu, öyle de olduydu.
Sadece kucak konusunda emin olmayabilirim, şimdilerde istediğim şeylerden biri  daha çok kucak kucak yapabilmek...İşten geldiğimde hep yanak yanağa sarmaşmak...

Üzerindeki hakimiyetim yavaşça azalırken ve sen kendini ifade etmekte gün be gün ustalaşırken,  isteklerin ve olabilirlikleri arasındaki bu ince dengeyi birbirimize kabul ettirirken bir süre modumuz böyle, küçük Emrah :)


2/52


Göz kapakları aralanır aralanmaz gözleri kaldığı yerden aynı şiddetle parlamaya devam eden minik adam. Ne bir uyku mahmurluğu, ne bir gıdım mızmızlık, ne nazlanma...
Bu, bu anlardan saklamak istediklerimden sadece biri. Keşke her uyanışında yanında olabilsem, tüm anları hafızama kaydedebilsem.
Şükür.

1/52


Ayakları üzerinde durmanın tadını aldığından beri kendine uzatılan her eli, bacaklarını ortaokul beden eğitimi derslerinde öğretilen köprülerden kurarcasına geriye itip belini kırarak kavrayan küçük balık...

The 52 Project.
" A portrait of my son, once a week, every week, in 2014."

Oğlumun bir portresi, 2014 boyunca, her hafta.

Funda   burada bulduğu bu projeden bahsettiğinden beri, ben de yapmak istiyorum.
3 hafta geç de olsa yakalayıp başladım bir ucundan. Bir yıl sonra 52 portreyi de tamamlamış olmayı umuyorum. Böylece bir yandan burada da ayrı bir arşiv oluşturabilirim.
Funda'nın dediği gibi, siz de katılsanıza:)



13 Ocak 2014 Pazartesi

Ev Yapımı Fıstık Ezmesi

Sonbahar yüzünü gösterip yer küre en romantik giysilerini giydiğinde belki gördüğümüz renkler, serinleyen hava ilk bakışta bizi mutlu ediyor ama yavaştan işler ciddiye binip soğuklar sahne aldığında, cildimiz kuruyup pul pul olduğunda, saçlarımız tutam tutam elimize geldiğinde aynı lay lay cik cik modumuzu takınmıyoruz bence(bu ne uzun cümle oldu).


Saç dökülmesi için ne kadar serumlar, maskeler ya da bakım yağları kullanırsak kullanalım, hücreleri dıştan beslemekle içten beslemek arasında dağlar kadar fark var. Çinko tırnaklarımız, cildimiz ve en önemlisi saçlarımız için önemli bir mineral, aynı zamanda bağışıklık sistemi için de önemli. Yer fıstığı çinko içeriği bakımından şukela bir besin kaynağı(bu arada fıstık aslında baklagiller familyasından geliyormuş), bir çok faydası var ama ben son günlerde saçlarıma sağlayacağı fayda kısmı ile ilgileniyorum. 



Geçenlerde öğle arası Ebygale ile market alışverişi yaparken, Zet Fashion'da gördüğü tariften bahsedince hem son günlerdeki saç dökülmeme faydası olsun hem de vur deyince öldüren babamın bir koca poşet dolusu aldığı ve tamamına yakınını bir oturuşta yedikten sonra içerdiği kaloriyi hatırlayıp kendimizi tuttuğumuz fıstıkların kalanını değerlendirmek için fıstık ezmesi yapmaya karar verdim.


Zuhal'in tarifine göre, kabuklarını ayırdığım fıstıkları blender yardımı ile ufalayıp içine birkaç kaşık üzüm pekmezi koyarak tatlandırdım. Zeytinyağı koymayı tercih etmedim, fıstığın yağı yeterli geldi ama durdukça biraz koyulaşmış, sürerken biraz zor oluyor. 






Bu ezmeyi hazırladığımdan beri kavanozu yerinde rahat bırakmıyorum, bu zamana kadar aldığım hazır ezmelerin lezzetine fark attığını söylemeliyim. Akşam üstü eve geldiğimde süt eşliğinde güzel bir ara öğün oluyor, tahıllı ekmek üzeri muz da yine Zuhal'in önerisi:)


6 Ocak 2014 Pazartesi

Yalancı Pinokyo

Çocukluğumuzda ebeveynlerimizin üstünde titizlikle durduğu ve bize kazandırmaya çalıştığı en önemli erdemlerden biri dürüst olmaktı değil mi:)
İyi çocuklar olmalıydık, yaptığımız yanlış da olsa gidip anne-babamıza anlatmalıydık çünkü onların sevgisi koşulsuzdu ve hatalı da olsak bizi seveceklerdi, anlayacaklardı, yol göstereceklerdi.(İdeali buydu!)


Bizler büyüdük ve ideal çizgiden kimi zaman az kimi zaman çok ayrıldık, ufak ufak  pembesinden beyazından yalanlar söylemeye, işimize göre davranmaya başladık, nabza göre şerbet verdik, en basiti sınavda kopya çektik(ben çekmedim diyen başta en yalancıdır!). Oysa masallar dinlemiştik, yalan söyleyince burnumuz uzayacaktı.



Şimdi o masalın kahramanı, haylaz yalancı kukla, oğlumun oyuncağı.
Canım arkadaşım, Nadidem, oğluma bu masalı kahramanı ile anlatayım diye en özelinden detayları ile yaptırmış, güzel bir sürprizle yollamış bana...


Tilda Pinokyomuz elinde benim için en anlamlı fotoğraflardan biri ile çıktı geldi:) Bu özel işçilik için fikri mühim kişi Nadidem ve atölyesinde ayrıca emek vererek çerçeveyi işleyen Abstractarthouse 'a teşekkür eder, bal yanaklarından öperim!





Yakasındakini biyesini, kalbindeki puantiyesini sevdiğim Pinokyo:) Çağan'ın aklı erene kadar benim oldu:)

12 yıllık Nadidem, sana karşı hiç yamuk yapmadım, hani bu hediyenin altında bir mesaj varsa baştan belirteyim:) Belki  blog yazdığımı biraz geç öğrenmiş olabilirsin ama sen de bana ekşi'de yazdığını söylememiştin:)) 

En iyisi herkes kendine birer tane Pinokyo alsın, sadece çoluğuna çocuğuna değil mümkünse herkese dürüstlüğün önemini anlatsın.
Yalansız dolansız, mutlu mesut günler gördüğümüz bir yıl olsun! Fena mı olur?