26 Kasım 2013 Salı

Bir Pipi Hikayesi

Bir kadın anne olacağını öğrendikten sonra bence tüm fabrika ayarlarında sapmalar oluyor. O minik hücrecikler bedeninde olağanca hızla çoğalırken ayarların dengeleri de o oranda iniş çıkışa uğruyor. Cinsiyet öğrenildikten sonra da endişe listesi yapılıyor zihinde, mesela bu liste erkek anneleri için "sünneti nasıl yaptıracağı"z la başlayıp milyarlarca ışık yılı sonra gideceği askerlik mevzusunu bile içeriyor.Babaların ise bir o kadar rahat ve "o zaman gelsin bakarız"cı tavrı kimi zaman çileden çıkarıcı olabiliyor. Evet, belki o kadar da kafaya takılacak, günlerce kurum kurum kurulacak şeyler olmayabilir -yaşayınca da öyle olmadığını görüyor olabiliriz- ama elde olmadan bir de bakmışız saçımıza bir kaç beyaz tel daha eklenmiş. Gören duyan da  ununu elemiş eleğini asmış, daha geçen hafta oğlunu evlendirmiş zannedecek, yok yahu bizim şehzade balık henüz yaşına girmedi:))



Elif'in sarı kantaronlu pipi zeytinyağı

8.5 ay erken gibi gelebilir ama tam ayaklanmadan, bilincine varmadan ve ben de iş hayatına geri dönmeden önce sünnet işini halledelim istedik, pipiyi kestirdik, oldu da bitti.. (Buradan sünnetle ilgili güncel bir çalışmaya ulaşabilirsiniz)Elifinelizi sağ olsun gerek farmakolojik:) gerekse psikolojik desteği ile bu süreçte bizi yalnız bırakmadı. Biz de Bursa Doruk Çekirge Hastanesi'nde çocuk cerrahı Tamer Bey'e gittik, kendisinin mütevazi ve sakin tutumu bizi çok rahatlattı. Lokal anestezi ile yapılan operasyon sırasında Çağan ağrı hissetmedi, küçük olması nedeni ile genel anesteziyi hiç düşünmedik. Doktor, operasyondan 20dk kadar önce makattan sakinleştirici bir ilaç verdi, bu ilaçla Çağan pelte gibi oldu, kolunu kaldıracak hali kalmadı:) Sonrasında da pipi çevresine lokal anestezi yaparak işleme başladı. Yaklaşık 20 dk.sonra her şey bitmişti. Sedyeden kaldırdığımda anestezinin etkisiyle başımdan aşağı kusması dışında bir yaramazlık yapmadı (buna da hazırlıklı olmak lazımmış). 



                                                      Sünnet sonrası takım arkadaşları


Sakinleştiricinin etkisi vücuttan atılırken Çağan -doktorun dediğine göre- çift görmeye başladığı için biraz hırçınlaştı. Eve gelirken de uyudu, uyandığında biraz mızırdandı, ağrı kesici şurup verdik. Ertesi sabah keyfi gayet yerindeydi. Sadece 2 gün çinko içerikli (kanamayı durdurması sebebi ile çinko içerikli) bir pişik kremi ile pansuman yaptık, 3. gün banyo yaptırdık. Alt açma seanslarında yüzünü buruşturması dışında evde sanki biz sünnet olmuşuz gibi bir hava vardı, herkes "aman canı yanmasın dikkat" modunda takılırken şehzade balık kendini oradan oraya yuvarlamaya ve gülücükler saçmaya devam etti. 2. gün sonunda doktorun da dediği gibi pipinin görüntüsü bizi rahatsız ediyordu ama Çağan için bir sorun yoktu, ödemi alması için bir kaç gün ılık su dolu küvete bolca tuz atıp suyla oyunlar oynadık. Pansuman işi bitince biz de Elif'in bahsettiği ve bize de getirdiği sarı kantaronlu zeytinyağından sürdük, hatta o kadar kıymetli ki o yağ boşa gitmesin diye, ilk dönemlerde aldığımız gaz ilacının ölçü şırıngasına çekerek pipinin üzerine damlattım. Sonuç, 4-5 günde atlatılan temiz ve sıkıntısız bir sünnet işlemi oldu.

Yenidoğan sünnetini -ilk 28 gün- bebeğin vücudunda henüz ödem olduğundan ve bu ödemin sünnet işleminin hatasız yapılmasında risk yaratabilmesi neden ile tercih etmedik. Koter tekniği denilen elektrik akımı ile yapılan ve hiç kan ve dikişin yer almadığı uygulamayı ise sinir hücrelerine verilebilecek geri dönüşü olmayan hasar nedeni ile istemedik. Yeni yapılan bir yöntem de çan yöntemi-yüzük yöntemiymiş, bunda da pipi ucuna takılan bir aparat ile kesilmek istenen kısım kendiliğinden düşüyormuş, bu teknikte de kan ve dikiş yer almıyor ancak her zaman sonuç alınamayabiliyormuş ve o aparatın pipiye yapışması, yeni bir müdahalenin gerekmesi vs. gibi sıkıntılar olabiliyormuş. Mutlaka her yöntemin kendine göre riskleri vardır ancak biz bir çocuk cerrahının yaptığı klasik cerrahi yöntemini tercih ettik ve memnun kaldık. Çok şükür sağlıkla, problemsiz şekilde atlattık.

Hangi yaş uygundur, hangi teknik uygundur, hangisi en doğrudur, nasıl olacak, dayanamam, aman kıyamam derken... Erkek annesiyim ben artık:) Oldu da bitti maşallah!




6 Kasım 2013 Çarşamba

Uyku Arkadaşım Kuzu

Bir gece Okan Bayülgen'in programında izlediğimde öğrenmiştim uykusuz anneler kulübü diye bir kulüp varmış. O zamanlar hamile bile değildim, bu anneler uykusuzluk hakkında bebekli arkadaşlarımdan duyduklarımın üzerine tuz biber olmuş sanki tüm evren birleşip "sakın çocuk  işine girme" diye avaz avaz bağırmaya, sirenler çalmaya başlamıştı. Tabii ki hormon denen şeyler var ki ne siren ne alarm ne de korku dinliyor ve bir bakmışsınız bebek dergileri karıştırmaya başlamışsınız.

Aslında uykuya düşkün biri değilimdir, hafta sonları bile erken kalkar yatakta geçirilmiş zamanı kayıp olarak görürüm ama gece uykum bölündüğünde gözlerim faltaşı gibi açılır, tekrar dalmam saatler sürer ve gün içinde kendimi toplamam zor olur, surat sallar dururum (bu lafı da çok severim:) bu yüzden hamilelik dönemimde okuduğum kitaplarda da bu uyku konusunda takık oldum. Herkesin bildiği Tracy Hogg'u Nadidem ilk önerdiğinde bebeklerin E.A.S.Y. (eat, activity, sleep, your time -yeme, aktivite, uyku, senin zamanın) 'e göre düzenli büyütüldüğü rutin işi kulağa güzel geliyordu da, elime aldığımda  Tracy neyin kafası ile yazmış bu kitabı öyle saatli bebek mi büyütülürmüş demiştim. Lakin sonra sonra dize gelip sahifeler arasında çözüm ararken ben de rahmetle andım kendisini. 

Öncelikle bebeklere nasıl her şeyi zamanla öğretiyorsak kendi kendine uyumayı da öğretebiliriz. Bunun için bir sürü yol var, kimi Ferber metodu kimi Tracy metodu kimi Harvey metodu tercih ediyor, belki bilmediğim başka metotlar da vardır ama önemli olan hangisini benimsiyorsanız tutarlı olup vazgeçmemeniz. Bebeği kendi kendine uyumak istediği saate kadar bırakır ve sallama, memede uyutma, birlikte uyuma vs. gibi yöntemlerle bebeğinizi uyumasına izin verirseniz ya da uyku saati olmasına gerek yok derseniz işiniz çok kolay -ki bu başlarda kolay gelir de bebeğin yaşı büyüdükçe ve size esmer günler düştüğünde öyle olmadığını anlarsınız. Ancak bu konuda bir düzen oluşturmak isterseniz başlarda zorluk çekip sonra sefasını sürermişsiniz. Sürermişsiniz diyorum çünkü ben de kitapların yalancısıyım, henüz bir yamuk olmadı umarım devamı gelir.


Eğer bu yazıyı ortada çocuk mocuk yok ama bir bakınıyorum diyen biri olarak ya da sadece meraktan veya takipçi olarak okuyorsanız ve daha önce rastlamadıysanız uyku eğitimi konusunda faydalanmak için burayı,  burayı ve burayı ziyaret edebilirsiniz, şimdiden fazla bilgi göz çıkarmaz. Eğer başı uyku problemi ile dertte biri olarak okuyorsanız zaten çoktan okumuşsunuzdur, umarım en kısa sürede çözüm bulursunuz.

Bebeklerden beklentimiz 4 aylık olduklarında, hem ihtiyacı hem de kapasitesi bakımından 10-12 saatlik gece uykusu yapabilir seviyeye gelmeleri. Nasıl? 10-12 saat acıkmaz mı? -Normal zamanda doğan ve normal kiloda olan bebekler için- acıkmıyorlarmış, sadece alışkanlıktan uyanıyorlarmış. Acıkma uyanması ile alışkanlık uyanması arasındaki farkı da şöyle anlayabilirmişiz; Tracy'e göre her gece aynı saatte uyanan bebekler alışkanlıktan, farklı saatlerde uyanan bebekler ise açlıktan uyanırlarmış.(Bizzat deneyimledim, öyle.) Zaten alışkanlıktan uyanan bebek bir iki dakika emer ve uykuya dalar. Bu uyku meselesi ile ilgili tonla detay var zaten(uyku rutini, rüya öğünü, büyüme atağı vs. gibi),  ama buradaki en önemli amaç gece uyanan bebeği acıktığını düşünerek besleyip  bu hususta yanlış ebeveynlik tutumunda bulunmamak. "Gece beslenmeleri, bebeğinizin sindirim sistemini aktive ettiğinden deliksiz ve kaliteli uyku kapasitesini bozar"( Sinem Olcay Kademoğlu, Merhaba Bebek syf: 157)mış. Bu paragrafı bebeklerin gece mutlaka acıkıp uyanacaklarına inanların/şimdiye dek öyle görmüş öğrenmiş olanların bilgilerini tazelemek adına yazdım. Ben deneyimledim, bebeğimi okudum, gözlemledim ve düzeni tutturdum(maşallah).Darısı yapamayanların başına.


Uzun bir girizgah sonrası; bu yazının konusu uyku arkadaşı, doğru uyku eşleştirmesi yapmak. Biz yetişkinler gece uykusu sırasında bir kaç uyku döngüsü yaşarız, REM uykusuna yani rüya gördüğümüz ve uykunun en hafif olduğu süreçten diğer döngüye geçişte uyandığımızda uyku eşleştirmesi yaptığımız nesnelerin yardımı ile (çoğumuz için yatış pozisyonu, yastık gibi) uykuya dönmemiz kolay olur. Bebekler için de aynını düşündüğümüzde onların döngü geçişlerinde de uykuya dönmeleri için ihtiyaç duydukları şeyler (parmak emme, kulak tutma, dokunmaktan hoşlandıkları bir oyuncağa sarılmak vb.) olacaktır. Uyku eşleştirmesini pışpışlanmak, sallanmak ya da emzikle yapan bir bebek uyandığında tekrar kolaylıkla uyuyamayacaktır. Ben Çağan için 3. ayın sonunda bir uyku arkadaşı alarak uyku eşleştirmesi yapmasını sağladım. Bu oyuncakla sadece uyku zamanı yatağına yattığında, dışarıda olduğumuzda uyku saati geldiğinde pusetinde ya da araba koltuğunda oynamasına izin verdim.  Başlarda kuzuyu umursamayan şehzade balık zamanla arkadaşına alıştı. Kendi yatağı dışında bir yerde uyuduğunda da kuzusunu yanında bulan balık kendisini güvende hissederek uykuya devam edebiliyor. Asıl hayalim kuzuyu görünce zorlanmadan uykuya geçebilmesiydi, çok da hayalperest olmamak lazım:)


Uyku arkadaşı seçerken dokusuna, büyüklüğüne ve diş kaşıyıcısı olmasına dikkat ettim. Alıştığını görünce de uyanık kaldığı sürelerde yıkamak ve kurutmak zor olduğundan(fön makinesi ile kuruturken yandı:)), dışarı çıktığımızda yanımıza almayı unutabildiğimizden bir tane daha alıp yedekledim. Şimdi aralarından su sızmayan iki arkadaş oldular. Bir uyku arkadaşı hikayesi de burada.

Bebeğinizi alıştıracağınız bir uyku arkadaşı onun kaliteli uyku uyumasına yardımcı olmasının yanında  sizin uykularınıza da bonus kazandırır.

Bol bonuslu uykular.