29 Ağustos 2012 Çarşamba

Matruşka

Bayram tatilini aradaki günlerle birleştirince yarısını yapabildiğim tatilin acısını çıkarırcasına dinlendim.Bu kez bayram bizim için her zamanki aile ziyaretlerinin yanında mini bir deniz tatili daha yapma ve artık emekli olma arefesinde olan annemin nimetlerinden daha fazla faydalanma fırsatıydı.


Çay saati atıştırmalıkları, annemin abartı malzemos ev pizzası, kuzenimin tarifi üzerine denediğimiz önce süt sonra una bulayıp kızarttığımız patatesler, mantılar vs. derken karbonhidrat dolu bir dizi gün daha geride kaldı. Bayram dönüşü Burhaniye'den babaanne ziyaretinden gelirken uğradığımız Yugoslav göçmeni Sebile teyzemizin kurutulmuş domatesler ve yağ biberi ile yaptığı yediğim en güzel kahvaltı salçalarından da nasiplendik. Bu bahçe domatesleri de yeni sezon salçaları için kuruma aşamasındalar...


Bayramlar en çok çocuklar ve yaşlılar için özel bence. Babaannecim de her bayram olduğu gibi bizi bekledi...Eski terzilerden olan "hanım" babaannem dantel modasını da yakalamış ya kendimi bir paspal buldum bir paspal buldum anlatamam.



Bahçeli evde yaşamak gibisi yok, halalarımın ikisi de bu açıdan çok şanslı, büyük halamın bahçesindeki bu ağacı söküp yanımda getiresim geldi. Evin her cephesinde birşey ekili, biz de hem bu bahçede hem de uğradığımız her kapıda çıkınımızı doldurduk. Bu elmalar en güzelleri...


İnsan yaşadığı yeri pek bilemez ya, şöyle yani mesela ben 3 yıldan fazladır Bursa'dayım daha Uludağ'a çıkmadım, millet nerelerden gelip tadını çıkartıyor. Ben yıllarca Çanakkale'de yaşadım, yıllar sonra Bursa'ya geldiğimde Çanakkale domatesinin meşhur olduğunu öğrendim. E orada kimse Çanakkale domatesi diye satmıyordu ki... Sarı domates olduğunu da bu yaz öğrendim, annemlerin komşu bahçesinden, tadı aynı pembe domates gibi.


Şansımıza bu mevsimde yaprak kımıldamadı Çanakkale'de. Boğaz kenarında tatlı serinlik eşliğinde yürüyüş ve manzara çok keyifliydi. Son akşam gün abidelerin ardından batarken, hiç dönesim gelmedi buraya...

Eve döndüğümüzde de her tatil sonrası olduğu gibi bizi şaşırtmayan elektirik kesilmesi ve buzdolabındakilerin erimesi olayı ile karşılaştık. Geçen gidişimizde ürünleri hayırsever arkadaşlarımızın dolabına transfer etmiştik, bu kez de dondurucudaki herşeyi kapların içine koyup önlem alarak gittiğimizden eriyenleri silme ve temizleme derdi daha kısa sürdü ancak o koku yok mu dolabı attıracak bana bir gün...

Bundan yaklaşık 3 ay önceydi, bir sabah öğrendim ki ben matruşka olmuşum...İçimde bir kalp daha attığını  idrak edince kendimi öyle hissettim...Hep merak ederdim insan bebeği olacağını öğrendiğinde dalga geçtiğim  filmlerdeki o kadınlar gibi eli ikide bir karnında aynalara bakıp hülyalara mı dalar diye:) Öyle olmuyormuş:) Şimdilik garip, tarifi olmayan bir his... Duygularımın zenginleşmesini ve onu hissetmeyi bekliyorum usul usul.

Bu yazki tatilimi hatırlamak istememe nedeni buydu, herşey güzeldi ama benim kafam da güzeldi, midem de güzeldi, aramızdaki üçüncü kişiye henüz alışamamıştım. Şükür ki duyduğum çoğu kimseye göre iyi geçirdim ilk dönemlerimi, yavaştan uyku hallenmelerim, kafamı bulduğum yere gömmelerim de geçiyor ama hala mutfak amirliğini tam olarak eşimden alamadım, hala bazı yiyeceklerle -başta çikolata, kavun ve patlıcanla- ateşkes imzalamadım. Bayram tatili de benim yeniden kendimi toplamam için ballı lokma oldu. Şu sıralar "Tatlı mı? Ekşi mi?" ye kafa yoruluyor, ben eminim ne olduğundan ama tahminler sıralanıyor bir bir. Allah istediğinde herkese nasip etsin, bebek bekleyenlere de sağlıkla bebeğine kavuşmasını nasip etsin.

Benim içim değişti malum dışım da yakın zamanda değişecek gibi:)

Herkesin Zafer Bayramı kutlu olsun...

15 Ağustos 2012 Çarşamba

Son günlerdeki güzellikler

Ramazanın son günlerine geldiğimiz şu günlerde oruç tutanların sabır sınamalarının oldukça çetin geçtiğini ve özellikle dışarda çalışanların, tarfikte takılanların ekstra sevap kazandığını düşünüyorum( burada yaradanın işine de karışmış gibi oldum ama). Birbirimizi iftarda ağırladığımız komşularımız olsa keşke diyorum ama bu çok katlı site yaşamı içinde nerdeeee,  asansörde karşılaşınca başını selam vermemek için öne eğen insanlarla aynı apartmanda yaşıyorum. Geçenlerde bir komşumun kap-kaça uğradığını yazmıştım, işte onlarla o vesileyle tanıştık da görüşmeye başladık, bu nedir illa felaket mi gelecek başımıza?


Pazartesi akşamı blogger arkadaşlarımızla süper bir akşam geçirdik. Fasıl eşliğinde güzel bir iftar yemeği, sürprizli ve bol fotoğraf çekimli geçen toplantımızda kahkaha sesleri eksik olmadı masamızda. Ramazan sonrası tekrar buluşmak üzere sözleştik, katılamayaları aradı gözlerimiz.



Hafta sonu ilk kez evde limonata yapmayı denedim ve başardım. 


Bir de böyle sandviçlere sardım. Çanakkale'de bomba diye geçen bir tür fast-food yiyecek var, sucuk, salam gibi malzemelerin yanına yağda yumurta da  koyuyorlar içine, hastaları var bu bombacıların, nereden estiyse ben de onun sebzeli versiyonunu yapıyorum.



Google da fırında biber dolması tarifi ararken şöyle bir sitede buldum bu tarifi. Biberleri ortasından kesip karnıyarıkvari yapmışlar, deneyeyim dedim ama ilk gün sevmedim, bir gün sonra daha lezzetli oldu.



Şanssız olduğumu düşünerek kendime çok haksızlık ettiğimi farkettiğim bir hafta yaşadım. Bardaklaşma etkinliğinde eşleştiğim Darla bana ne kadar şanslı olduğumu gösteren yeni blogdaşım oldu. Kendisi öyle güzel bir paket gönderdi ki etkinliğin adı bardaklaşma mıydı hediyeleşme miydi, zariflik ve zevklilik yarışması mıydı anlamadım. Hediyelerime bayıldım, tekrar çoook teşekkür ederim, böyle güzel etkinlikler sayesinde güzel insanlarla tanışıyoruz, bir tane de ben yapayım bari.



Sonunda bu da oldu ve ben adımı çekilişte kazanan kişi olarak yazarken gördüm. Kitap Kurduyum Ben blogu uzun zamandır takip ettiğim, yorumlarından özellikle çocuk kitapları hakkındaki yazılarından çokça faydalandığım bir blog. Çekilişte kazandığım kitaplar ise ebeveynlikle ilgili oldu, kim bilir belki yakın zamanda ihtiyacım olacaktır da evren aldığı mesajlar doğrultusunda bu kitapları yollamıştır bana:)


8 Ağustos 2012 Çarşamba

Ses Veriyorum ve Bursalı Bloggerler İftarda Buluşuyoru Duyuruyorum



En son tatile gidemiyorum, mağdurum da mağdurum ama gideceğim inşallah demiş kalmışım. Evet malesef ben de tıpkı tatil insanlarına pazarladıkları otelleri ve turları, o tatil insanlarının fahiş fiyatları hala ve hala taksit taksit öderken  duyacakları vicdan azabını azaltmak amacıyla "hepimiz tatil için çalışıyoruz" sloganını benimseyen tatil sitesi gibi düşünüyor ve "tüm yıl çalışıyoruz tatilimiz güzel geçmeli" endişesi ile türlü türlü planlar yapıp yerler araştırıyorum. Bu yıl bir türlü plan yapamamışken arkadaşlarımızın Çin'e gitme teklifi ile heyacanlanmış, olur mu olmaz mı derken karar vermiştik ama malum pasaport krizi yaşandı ve planlanan seyahat tarihine kadar -bizim pasaportlarımız son anda gelmesine rağmen- arkadaşımızın pasaportu gelmeyince planlar olduğu gibi suya düştü. O dönemki belirsizlik ve yaşadığımız hayal kırıklığının verdiği yorgunlukla bu yıl bloggerler arasında tatile gitmeyeni dövdükleri Ayvalık'ta kalmaya karar verdik. Her işte bir hayır olduğuna inancımızın tam olmasına bağlı olarak Bursa-Ayvalık arasındaki 4 saatlik yolda yol çalışmaları sebebiyle çatlayınca ortalama 11 saatlik Çin uçuşunun iptal olmuş olmasına da şakacıktan sevindik.

Dönüşte ilerki postlarda açıklayacağım bazı sebeplerden ötürü tatil postu hazırlamadım hatta hala Ayvalık-Sarımsaklı diyince içim bir garip oluyor, hatırlamak istemiyorum. Bir tek Cunda bünyede negatif etki yapmıyor, e orası da nasıl yapsın değil mi ama:)


Tatille ilgili hatırlamak istediğim sayılı şeylerden biri de bu kitap.Entel tonton Sargun hocamızın bilim dünyası ve bilim insanları ile ilgili eğlenceli kitabı sayesinde tatilde de bir sürü şey öğrendim, sadece yan gelip yatmadım. Sürpriz yumurta gibi bu kitap, tavsiye ederim:)

Dönüşte güzel bir iş temposu içine düştüm, derken bir bakmışım 1 ayı geçmiş boşlamışım blogumu da ziyaretlerim de azalmış, silkelendim kendime geldim.

Pazar sabahı kalkar kalkmaz gece rüyamda görüp yediğim üzümlü-damla çikolatalı keki pişirdim. Nasıl bir can istemesi ve içten gelmeyse o motivasyonla kariyerimin  tek başarılı keki oldu, pişme süresi boyunca gözlerimi fırından ayıramadım, süre bitti kekin hala sönmediğini gördüm ya işte o an tüm dünyaya sevincimi haykırmak istedim.



Tarifi buradan aldım, önceki denemelerimden elbette her yönüyle farklıydı, bu kez üzümler ve damla çikolatalar da dibe çökmediği gibi tarifi aldığım yerde gördüğümün aynısı oldu:)


Sevimli Tatlar blogu sahibeleri Bursa'lı bloggerlar için bir iftar yemeği organize ediyor(Bursa dışından katılmak isteyenleri de bekleriz elbette). Tarih ( 15 Ağustos değişti) 13 Ağustos , yer Ataevler Havuzlu Konak olarak belirlendi. Katılmak isteyenler sevimlitatlar@gmail.com adresinden kendileri ile iletişime geçebilir. Bu buluşmanın da en az diğeri kadar güzel geçeceğini umuyorum. Görüşmek üzere:)

Not: Ödevimi yaptım:)